Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

BÜYÜK RESET İÇİN DÜĞMEYE BASILDI MI?

Resim
Dünyanın her bölgesi gerilimli; İsrail- Filistin, İran-İsrail, Rusya-Ukrayna, Çin-Tayvan ve elbette Amerika Birleşik Devletleri. Peki, gelecekte bizleri ne bekliyor ve bizler için hazırlanan büyük plan nedir? Bu soruların cevapları düşünüldüğünde ve son günlerin gerilimli haline bakıldığında cevapları görmek çok da zor değil elbette. Dünya ekonomisini kim yönetiyor sorusunun cevabı herkesçe bilinen bir cevap ve ABD başrolde. Dün gece yaşanan İran’ın İsrail saldırısı ve daha öncesinde tırmandırılan gerginliğin dünya ekonomisinin lideri ABD ile alakasız olduğunu düşünmek veya ABD’nin bu tarz gerilimlerden beslenmediğini düşünmek aptallık olacaktır. Geleceği anlamanın en iyi yolu olan geçmişte saklıdır ve geçmiş, yine bize ışık olacaktır. 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya savaşını iyi anladığımızda parayı yönetenlerin yeni bir düzen kurma ihtiyaçlarının dönem dönem oluştuğunu ve bu dönemlerin de birinin tekrar başladığını görmek mümkün. İran’ın İsrail’e önceden haber veren bir misafir veya rand

BİR MECZUP (podcast)

Resim
  Bazen hikayeyi güzel bir sesten dinlediginizde, "iyi ki yazmışım" dersiniz. Bu yayın, tam olarak işte böyle. Keyifli dakikalar dilerim.  Sevgili kalem dostum Bülent Evran'a Bir Meczup'a güzel sesiyle hayat verdiği için teşekkür ederim.  Yazan:Evrim Eker Seslendiren: Bülent Evran Fotoğraf ve şiir tutkunuysanız @evrankaptan İnstagram adresinden Bülent Evran'ı takip etmenizi öneririm.     Teşekkürler; Bu yayının altyapısında yer alan Def û deng - Tarık Aslan, Burcu Yankın, Fırat Alkış 2013;  Ervah-ı Ezel Fon Müziği;  İnsan Olmaya Geldim, Yedi Karanfil;   Koray Avcı - Pirlere Niyaz Ederiz;  Rahatlatıcı bendir çalgısı, Bilal Ünal;  Timuçin Esen - Haydar Haydar ;  Zahid Bizi Ta'n Eyleme, Fahir Atakoğlu, Aytekin Ataş, Soner Akalın t üm eser sahiplerine ve yorumcularına sonsuz teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız ve bu eşsiz şarkılarla bizleri buluşturdunuz. 

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN !

Resim
  Her Salı ve Cumartesi günleri akordeon sesine uyanır, hafif gözlerimi aralar o günün Salı veya Cumartesi olduğunu düşünür, eve dolan melodinin sesiyle bir tatlı tebessümü yüzüme yerleştirir, bir süre öylece kalır, hemen kalkmazdım. O güzelim sesin bir önceki seferde, kahvaltı masasında bizi yakaladığını hatırlar, her defasında mutlu edici bu hissin etkisinin geçmemesini dilerdim. Yugoslavya göçmeni olan bu müzisyenin haftanın iki günü Yeşilyurt’taki bol ağaçlı sokağımızdan geçmesi benim ruhuma çok iyi gelen bir hediye gibiydi. Kış, yaz demeden şahane müziği evlerimize dolduran değerli sanatçı dostum eğer bu yazıya bir gün denk gelirsen, şunu bilmeni isterim ki, müziğin, enstrümanının sesi hala kulaklarımda ve ben, kendi adıma o güzel dakikalar için sana müteşekkirim. Ne zaman akordeon sesi duysam o sokak ve o evin, orada yaşanan tüm güzel anıların bir bir aklıma geldiği güzel semtimiz. Bazı yerler böyledir, kendinizi öyle ait hissedersiniz ki, sokak sizi sinesine sarar da, komşul

HİÇBİR SAKINCASI YOK KIZIM (podcast)

Resim
Merhaba sevgili paydaşlarım,  Bugün, sizlerle "Hiçbir Sakıncası Yok Kızım" isimli podcast ile birlikteyiz. Bu başlığı mutlaka hatırlayanlarınız vardır, 2021 yılında yazdığım bir yazı, bu defa sesli olarak yayınlamak istedim. Kız çocuklarının yetiştirilmesinde kendine yeterlilik, özgüven, onurlu ve kendine özgü bir yolun değerini öğretmenin çok önemli olduğunu biliyorum; ç ocuklarımıza sevgiyi anlatmanın güzelliğini de. Özellikle de değişen dünya düzeninde daha da önemli olduğunu düşünüyorum.  Bu sebeple "zamansız metinler" diye adlandırdığım metinlerimden biridir bu yazı, tarihine bakmayın siz :)    Bu defa sesli olmasının yanı sıra, bir sürpriz ile, seslendirme bu yayında bana ait değil, sevgili kardeşim Esin yaptı, böylece onunla ilk ortak yayınımız oldu, mutluyum. Kendisine sonsuz teşekkürlerimi iletiyor, sizleri onun sesiyle baş başa bırakıyorum. Keyifli dakikalar dilerim.  Yazan : Evrim Eker Seslendiren : Esin Eker Teşekkürler; Bu yayının altyapısında yer alan

Bir Delinin Notları BEN BİR PİLİM (podcast)

Resim
  " "Tanrı aşkına, bir an durun, işinizi bırakın, etrafınıza bakın" diyor Tolstoy. Oysa günlük uğraşılarımız bizim için ne güzel bir kaçıştır. Çoğumuz şikayet etsek de, çok işim var, hiç vaktim yok desek de, en çok da şikayet edenlerimiz günlük işlerin müptelasıdır. Alkol bağımlılığı gibi, doz arttıkça sarhoş olma eşiği yükselen bünyenin, günlük işlere kaçış süresi arttıkça da kaçtığı şeylerle arasındaki mesafesi artar.  Bu bir delilik!" Bu podcast ile kendinizden çok şey bulacağınıza eminim; keyifli dakikalar dilerim. Yazan ve Seslendiren : Evrim Eker  Teşekkürler: Yayında kullanılan müziklerde Ersin Güler Akan (Arka Bahçe), Cem Karaca (Beni Siz Delirttiniz), Sena Şener (Kendim Ettim Kendim Buldum), Hande Yener (Nasıl Delirdim), Sahibinden (Kendim Ettim Kendim Buldum) ve Nasıl Derler Bilirsin (Tertemiz Delirdim) eserlerine yer verilmiştir. Kendilerine tek tek teşekkür ederim, iyi ki varsınız. 

HOŞÇA KAL (podcast)

Resim
  "Kalbi kanar mı insanın? Kalbin kanı içine mi akar? Kırmızı, parlak kan mıdır kalbimi sıkıştıran, nefesimi yarım bıraktıran, bir türlü tamamlayamadığım nefesimi. Yarısı sende mi soluğumun? Kalanı bana yetmiyor." İçimizi ısıtan hikayelerle devam edelim; biraz da kinaye ekleyerek.  Keyifli dakikalar dilerim. Yazan ve Seslendiren: Evrim EKER Not:  Bu yayında sırasıyla: Turkish Electro Funk Mix(Yasin Bağlama (edit), Electro Bağlama; Farid Farjad (Kelebekler de Ağlar); Oya & Bora (Belli Belli) ve Yonca Lodi (Aldım Başımı Gidiyorum) eserlerine ve değerli sanatçılara yer verilmiştir, her birine ayrı ayrı sonsuz teşekkürler. 

YOLCULUK (podcast)

Resim
  "Yolcu olmaktan ötede yolculuğun kendisidir önemli olan." "Yolculuk" isimli podcast ile sizlerleyim. Sıcak hikayeler, içimizi ısıtmaya devam etsin. Keyifli dakikalar dilerim.  Yazan ve Seslendiren : Evrim Eker Teşekkürler, Bu yayının alt yapısında yer alan eşsiz müziklerde, Asu Maralman (Yollar şarkısı) ve 3 Hürel (Sevmek İsterdim şarkısı) ayrıca Josh Lippi & The Overtimes şarkısı tercih edilmiştir,  sonsuz teşekkürler.  Yayında Edip Cansever'in "Ne Çıkar Siz Bizi Anlamasanız da" isimli eserinin son üç dizesine yer verilmiştir, üstada teşekkürler.

DENİZİN ÇOCUKLARI (podcast)

Resim
  Merhaba Değerli Dostlarım, "Denizin Çocukları" isimli podcast ile birlikteyiz. Keyif alacağınıza eminim, şimdiden keyifli dakikalar dilerim.  Yazan ve Seslendiren: Evrim Eker

BİR DAYATMA SEZİYORUM

Resim
“ Vatan ki hala erkeklerimiz manasını bilmiyor, kadınlarımız adını işitmemiş. İşte, -kibir say, gurur say, delilik say, her ne sayarsan say! -ben o vatanı sana, bana muhtaç görüyorum. ” (Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre, 1872) Böyle diyor Namık Kemal, üstelik haksız da değil. “Vatan” sözcüğü ve “vatan tanımına” o günlerde yabancılık var, çünkü o güne kadar devletin politikası gereğince ve Orta Doğu coğrafyasının geleneksel yapısında bu kavram, yani “vatan kavramı” yok. Bugün hala vatan konusunun ve bu kavramın çok iyi algılanmadığını düşünenlerdenim. Çünkü birbiri yerine kullanılan bazı sözcükler, vatan kavramının içini boşaltıyor ne yazık ki. Vatan, sınırları belirli kara ve deniz parçası bütününe verilen isimdir. Fakat vatan kavramını anlamak için öncelikle ulus kavramını anlamak gerekir ki, işte tam da burada işler karışıyor. Sizin de okuyunca bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Ulus yerine sıklıkla “millet” sözcüğü kullanılıyor. Oysa ulus, millet kavramından farklıdır ve

BİR HAFİFLEME SIRRI, İÇE BAKIŞ (podcast)

Resim
  "Bir Hafifleme Sırrı, İçe Bakış" isimli podcast ile keyifli dakikalar dilerim.  Yazan ve Seslendiren : E.E

ÜMMÜ GÜLSÜM (UMM KULTHUM)

Resim
    "Gözlerin geçip giden günlerime götürdü Pişman olmayı öğrettiler bana Geçmiş ve onun yaraları için Yaşadığım her şey Seni görmeden önce gözlerimin (gördüğü her şey sebebiyle) Ömrüm boşa geçmiştir O boşa geçen yılları, nasıl ömrümden sayarlar?" (Enta Oumry Şarkı sözleri, Umm Kunthum)   Mısır’ın dördüncü piramidi, divaların divası, Mısır’ın annesi, Orta Doğu'nun şüphesiz en ünlü ismi ve bir daha gelmeyecek olanı, Ümmü Gülsüm. Bir konser hayal edin, geniş bir saz heyeti ve aralarında oturan bir kadın vokal. Konser başladığında, en kısa süreli şarkı altmış dakika sürecek ve herkes biliyor ki, en fazla üç şarkılık bir konser bu. Salonda herkes son derece şık, erkekler takım elbiseli, kadınlar gece elbiseleri ve bakımlı saçlarıyla oldukça özenli. Şimdilerde olduğu gibi sazlar esere başladığında sanatçı, sahne arkasında beklemiyor, o da sazların arasında. Ta ki söz sırası geldiğinde, usulca ayağa kalkıyor ve bir iki adım ile öne doğru ilerliyor. Eli

TEK TEK UNUTMALI (podcast)

Resim
Ezberimden sözcükler eksiltmeli, yavaş yavaş unutmalıyım seni. Mesela "elma', bunu unutsam ilk olarak. Senden, anılarından bir şey eksilecek. Hadi unuttum diyelim; elma satın alırken ne diyeceğim? Neyse, elimle işaret ederim olur biter. Hem ben, elma sevmem ki, neyse boş laf bu; sevip sevmemek yani. Elmayı sevmem değil ki konu, seni unutmak. Ezberimden diyelim sildim elmayı; onu yiyen birini görünce ne yapacağım? Gözlerimi kapatırım olur biter. Olup bitmez işte! Gördüğüm için kapanacak gözlerim; görmüş olurum. Ha, bir defa görünce de, aklıma kazınır o an. Beynim bir kodlama yapar, hemen. Eski plakların çekmecesini açar, oradan senin elmalı plağını bulur, o son andaki görüntüye kodlar. Yetmez; bir de takar plak çalara, sesini dinletir. Üstelik gözümü kapattığım an, daha derine inersin. Yine de tek tek unutmalı kelimeleri. Kelimeler yetmez, sesleri de. Sesler de yetmez kokuları da. Sonra martıları, evi, denizi, gökyüzünü, göz yaşlarını ve gülmeleri de. Bir de kendimi unutmalı, y

ARMUT DİBİNE DÜŞER

Resim
  Gün geçmiyor ki yeni bir suç haberi gündemimizde ve herkes pür dikkat o suç haberlerini takip ediyor. Edilmesin mi, elbette edilsin, bunda bir sıkıntı yok. Benim asıl şaşırdığım konu insanların, suçu işleyen insanlara gösterdiği tepkiler ve yüzlerine, seslerine yerleşen şaşkınlık ifadeleri. Neden şaşırıyorsunuz, neden böyle bir şaşkınlıkla enerjinizi tüketiyorsunuz ve neden daha doğru sorular sorma gayretine girmiyorsunuz? İşte, ben de en çok buna şaşırıyorum. Peki, doğru soru nedir? Doğru soru bir olay veya durum karşısında sebep-sonuç ilişkisine götürecek sorudur. Cevapları belli olan klişeler, her zaman doğru soru değildir. Doğru soru, insanı düşünmeye teşvik ederken, cevabı başka soruların kapısını da açar. Doğru sorular, doğru cevaplara ulaştırır ve nitelik işte tam da burada başlar. Soru, tatmin olmak için sorulmaz. Soru; cevaba, doğruya, sonuca ulaşmak için sorulur. İnsan doğru soruyu üretir, çünkü o olay veya durumun bileşenlerini düşünüyordur veya düşünmüştür. “Nasıl, nede

SORULARI OLAN İNSANLAR

Resim
İnsan, hayvan, bitkiler, nesneler ve tüm evren ya ışıksa? Bizim, madde olarak gördüklerimiz aslında maddenin çok daha ötesinde ise ve sahip olduğumuz bedensel algılarımızla bunun farkında değilsek? Biz, bedenlerimizin çok ötesindeysek? Emin olun bu sorular, ne ilk kez soruluyor, ne de son yıllara ait sorular. Antik çağ filozofları dâhil, sonraki dönemlerde pek çok bilim insanları, araştırmacılar, yazarlar, düşünen, merak eden insanın soruları bunlar. Bu soruların her biri bilinmeyeni merak etmekle başlasa da, nihayetinde evreni ve yaşamı anlamak yolculuğunda sorularımıza ardıl başkalarını da sorduran onlar. Evren nasıl çalışıyor, bu sistem içerisinde Dünya’nın geçmişi ve geleceği nasıldır, yaşam döngüsünün amacı nedir, yaratılış ile ilgili bildiklerimiz doğru mu, insanın yaratılış amacı nedir, ben bu amacın neresindeyim ve kimim? Bilimin bilimselliğinin ispatı olan; betimlemek, ön görmek, kontrol etmek (anlamak) ve açıklamak iken, yukarıda sorduğumuz pek çok sorunun kontrol edili

HANGİ ÇOCUK KAÇ DOLAR?

Resim
  Çocuklar… Sevgiye, korunmaya, şefkate ve bakıma muhtaç çocuklar. Kendilerine has dünyalarını oyunlarında kuran, çoğu zaman anlamadıkları bir dünyada, öncelikle ailelerine sonrasında da yaşadıkları coğrafyaya kendi varoluşlarının savaşını veren çocuklar. Üstelik her dönem süregelen savaş! “Nesiller arası farklılık ve çatışma” diye tanımlanan, fakat başlık aynı kalsa da dinamiklerinin değiştiği bir geçiş veya süreç. Çocukların kendi bireyselliklerini ortaya koyma ve “ben buyum” diyebilme süreci belirli bir yaştan itibaren, tümüyle, eş zamanlı olmadığı gibi, ailelerin de bu sürece uyumu ve anlama dönemi hemen gerçekleşemeyebilir. Karşılıklı şaşkınlıklarla geçen, bol çatışmalı ve belki seslerin yükseldiği bu süreci her iki taraf da kolaylıkla ve sorunsuz atlamayabilir. Uzmanlar, bilimsel makaleler, bu yolu tamamlamış bilinçli büyükanneler, öğretmenler böyle durumlarda ilaç gibidir. Eskiler der ya, - ne ekersen onu biçersin- diye. Belki de bu öğretinin en uygun olduğu konu; çocuk ye