KARAOĞLAN


 

1925 Mayıs’ının 28. gününde İstanbul’da esmer tenli ufak tefek bir bebek dünyaya açar gözlerini. Babası Prof. Dr. Fahri Ecevit ve annesi ise Osmanlı döneminde Suudi Arabistan’da kutsal toprakların koruyucusu olarak görev yapan Mekke Şeyhülislamı Hacı Emin Paşa’nın torunudur. Bu köklü ailenin yeni üyesi ise Türkiye’nin önemli mihenk taşlarından birisi olacaktır ve tarih onu mütevazı, dürüst kişiliği, onurlu siyaseti ve kültür dolu tarafıyla, güzelliklerle anacaktır.

Babasının soyadından da, yazının başlığından da tahmin edeceğiniz üzere Bülent Ecevit’ten bahsedeceğim size.

Bazı insanlar için maddi edinimler yaşamdaki pek çok şeyin ötesinde olsa da, bazıları için aileden gelen dolu dolu kültür, maddi şeylerin önüne geçer ve paranın yaşam aracı olduğunu bilen akıllar için üretmek, bir şeylere dokunmak, birilerinin yaşamında olumlu etkiler yaratmak, vicdan, onur, sevgi, saygı gibi parayla satın alınamayan değerler öndedir. Böyle insanlarda maddi varlıklar öylesine araç halindedir ki, dedesinin mirasının dahi peşine düşmeyebilirler, tıpkı Bülent Ecevit gibi.

Ecevit’in annesi vefat etmiştir. Anne tarafından dedesi de vefat edince kendisine büyük bir servet miras kalmıştır. Öteden beri bu mirastan haberdar olan Ecevit, mirasın peşine düşmemiş, sahip olduğu serveti Türk hacıların faydalanması için Diyanet İşleri Başkanlığına bağışlamıştır. Miras yaklaşık 110 dönümlük bir arazi ve bu arazilerdeki taşınmazlardan oluşuyordu. Miras kalan topraklar Mescidi Nebevi bölgesinin 99 dönümlük kısmını oluşturuyordu. Medine Mahkemesi tarafından yapılan gayriresmî değer tespitinde, gayrimenkule 11 milyar değer biçilmişti. Davanın avukatlarından Alphan Altınsoy da arsaların toplam değerinin 2 milyar doları bulduğunu belirtmişti. Günümüzdeki insanları düşününce, çoğu okuyucuya oldukça şaşırtıcı geldiğini tahmin edebiliyorum.

Bu büyük yürekli insanı pek çoğumuz siyasi yönüyle tanısak da, Bülent Ecevit sade, seçkin bir Türkçe ile oldukça değerli şiirlerini miras bırakmış bir gönül adamıdır. Maddi mirasın peşinden koşmayan, mirasyedi olmayan ve yüreğinden dökülen dizelerle çok değerli mirası onu sevenlerine bırakan büyük yürekli, güzel insan, ebedi uykunda huzurla, nurlarla uyumanı dilerim.

Ecevit 17 yaşına geldiğinde, 1942 yılında,  ilk şiiri  ''Hep Bu Topraktan'' adlı dergide yayımlandı. ''Bu şiirleri, bu toprağın on yedi yaşında bir genci yazdı'' tanımıyla yayınlanan şiirler, sonrasındaki bir yolculuğun anahtarı olmuşlardı.

Ecevit, edebiyat çalışmalarına 1941'de Tagore'un ''Gitanjali'' adlı şiir kitabının çevirisiyle başladı; 1963'te de T.S. Eliot'ın '' Kokteyl Parti'' adlı oyununu Türkçeye kazandırdı.

Bazı şiirleri bestelenen Ecevit'in Londra'da basın ataşeliğinde görevliyken yazdığı ''Türk-Yunan Şiiri'', Muammer Sun tarafından şarkı sözü olarak kullanılarak ''Mavi Büyü'' adıyla bestelendi. Orkestra eşliğinde soprano ve tenor için yazılan eser, ilk olarak Bursa'daki Türk-Yunan Dostluk Konserinde seslendirildi.

Benim en sevdiğim eserlerinden bir tanesi olan “Taka” şiiri ise, Doğan Canku tarafından bestelenmiş şahane bir şarkıyla kulaklarımızdaki pası bir solukta silen eser. Bu şarkıyı dinleyip de, bir tepede oturmuş uzaktaki denize bakarken, kutsal alın teriyle salına salına geçen balıkçıları, onları bağrına basmış takalarını görmemek, bu anı yaşamamak mümkün mü?

takalar geçiyor allı yeşilli

takalar geçiyor dümenleri lâzlı

takalar geçiyor en nazlı

yelkenlilerden de güzel

 

Edebiyata gönül vermiş güzel insanın bazı sözleri ise bugünün insanlarına hele de siyasetçilerine denk midir, kuşkuluyum. Fakat ben, tekrar tekrar okunabilmesi için aktarmak istiyorum.

Diyor ki üstat;

İnsanlık şiirin sağladığı özgürlüğü bir ölçüde olsun kullanmazsa dil insanın aracı olmaktan çıkar insan dilin aracı olur. Dille düşüncenin ilişkisi göz önünde tutulursa öyle bir toplumda düşünce de giderek bundan etkilenir ve öznelliğini yitirip kişiye yabancılaşır. Öyle bir toplumun insanları sloganlarla konuşur artık. Daha kötüsü sloganlarla düşünürler. Daha da doğrusu pek düşünmez olurlar.''

Ne manidar değil mi? Bu günleri görmüştür belki de yahut insanların hazırcılığından gözü korkmuştur kim bilir?

Başka bir söyleşide ise şu sözleri dikkat çekici;

Ecevit'e göre, ''Türk toplumu Türk halkı -dünyanın her yerinde- basmakalıp düşünür olmaktan ve baskılar altında suskunlaşıp veya nesnelleşip benliğini yitirmekten şiirle kurtulmuştur.'' Şiir, Ecevit'e göre, Türk halkının, özellikle Türk köylüsünün ''düşünceye konulan yasakların erişemediği bir özgürlük alanı olagelmiştir.''

Nokta ve virgül kullanmayı sevmeyen bir ustanın yaklaşımı ise ilginç bir gözleme dayanıyor.

''halk şiirinde virgül de nokta da satır da başlarında büyük harf de yoktur ama her dize kolayca anlaşılır, ben bunu şiirde kolayca başarabildim. Kolay olmamakla birlikte düz yazıda da uygulamaya başladım

Son olarak da Cengiz Aytmatov’un Ecevit ile ilgili bir saptamasından bahsetmek istiyorum. Aytmatov, Ecevit'in Rusça olarak yayımlanan şiir kitabına yazdığı ''Sonsöz''de, ''Ecevit'in şiirlerinde ulaşılan entelektüel kültür, felsefi düşünme düzeyi, genel Türk şiir yazınının olanaklarını ve dolayısıyla Türk dilinin kaynaklarını yüksek bir soyutlama düzeyine, dünya çapında önemli bir düzeye yükseltiyor; onların kendi emeğiyle kazanılmış yeni kıvraklığını ve teknolojikliğini kanıtlıyor.'' 

Evet, güzel insan, Ayşe tatile çıktı, hatta öyle ki, o tatil bu ulus için kader oldu, anıt oldu, güç oldu. Sen, sanatında iyi ki de sevmedin nokta ve virgülleri, zira biz de senin eserlerinle noktasız ve virgülsüz seninleyiz. Karaoğlan, iyi ki geçtin bu topraklardan ve iyi ki, temiz bir geçmişin, geride kalan herkese en güzel miras olduğunu gösterdin. Parayla satın alınamayacak değerleri seven tüm yürekler adına, sana teşekkürüm.

Ruhun şad olsun, saygı ve rahmetle.

E. E

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar:

Şiirlerle, Şarkılarla, Şarkı olmuş Şiirlerin İzinde, Bülent Ecevit, 22.03.2012, wordpress.com

Ecevit’in Şair Yönü, 06.11.2006, Anadolu Ajansı        

Bülent Ecevit, wikipedia.org

 

Yorumlar

  1. Ellerine yüreğine sağlık 👏👏

    YanıtlaSil
  2. Yüreğine ve ellerine sağlık. Bülent Ecevit çok dürüst ve beyefendı bir insandı. Gönül insnıydı.Türk halkı sevdı Karaoğlan lakabını takıverdi. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.Bize o gunleri hatırlattığın için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel insanlar güzellikleriyle anılıyor. Teşekkür ederim 🙏

      Sil
  3. Emeğinize sağlık Evrim Hanım. Ülkemize hizmet vermiş dürüstlüğü ile örnek gösterilen rahmetli Ecevit'i anmış oldum sayenizde.Rahmetli babam da çok severdi. Ruhları şad olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mert Yeter

      Sil
    2. Mert Bey, ben de keyifle derledim. Ne şanslıyız ki, böyle insanları tanıma, anlama fırsatını yaşadığımız için.

      Değerli yorumunuza teşekkür ederim. Saygıdeğer babanıza rahmet dilerim. 🙏

      Sil
  4. Güzel insan olmak bir insanın genleriyle alakalı...
    Güzel paylaşımcı.yüreğimize selam olsun
    Günaydın ☺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genler, akıl, görebilmek, farkındalık... daha pek çoğu. "Güzel insan" olmak ve öyle de kalabilmek ne değerli.
      Yüreğim selamınızı aldı ve sizlere de selam olsun. Değer kattınız.

      Sil
  5. Mükemmel bir derleme kaleminize yüreginize sağlık 🙏 bir yanı zeytin dalı bir yanı güvercin 👍💙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli insanları unutmamak lazım, beğenmenize sevindim. Teşekkür ederim. 🙏

      Sil
  6. Ecevit üzerine yazılmış benim için en güzel yazılardan biri. Kaleminize sağlık.Sevgiyle kalın

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SANDIK (podcast)

KIZILCAGÜN (podcast)

BİRLİK ve AYRIŞMAK