SÖZ!
Bir
fotoğrafa süzülüyorum şimdi, eski, siyah-beyaz bir fotoğrafta kendimle, çocukluk halimleyim. Göz göze geliyoruz bakıyorum dikkatlice, öyle ki, bu an aklıma
kazınsın istiyorum. Her gün aynada gördüğüm gözlerden farklı, bir taraftan da
benzeyen gözler görüyorum. Daha yuvarlak, daha parlak gözler, daha net
bakışlar. Ne dediği belli bu bakışların, şaşkınsa şaşkın, korkmuşsa korku dolu,
mutluysa yıldızları olan, üzgünse ağlayıveren gözler. Hiçbir gölge yok bu
bakışlarda.
Sessizce yanına
oturuyorum, ellerini ellerimin içine alıyorum. Önce bir süre duruyoruz öylece,
sonra sıkılıyor küçük eller ve sıkıca sardığım avuçlarımı gevşetiyorum. Onlar,
araladığım ellerimin arasında, iki küçük güvercin gibi görünüyorlar. Küçük halimin
ellerine bakıyorum, onlarla neler yapacağını geçiriyorum içimden. Avuç
içlerine, tırnaklarına, parmaklarına bakıyorum milim milim.
Sonra başımı
yana çeviriyorum ve yine göz göze geliyoruz, gülümsüyorum. Birkaç saniye sürmüyor
ki, o da bana gülümsüyor. Bu gülümseme ruhlarımızı da sarıyor birbirine,
konuşmadan bakışarak anlaşıyoruz. Ne de olsa bu bizim lisanımız, kimsenin
bilmediği, en güvenilir, çözülemeyen, bazen anlatabildiğimiz bazense hiçbir cümlenin
karşılık gelmediği, anlatamadığımız bir büyülü lisan. Bunu özlediğimi hissediyorum.
O an anlıyor
benim kim olduğumu, gözlerindeki şaşkınlık artıyor. Heyecan, telaş, korku,
şaşkınlık birbirine kenetleniyor birkaç an. Sonra yerini bir sakinlik
alıveriyor. Minik ellerini yüzümde gezdiriyor, ufak, sıcak parmakları yüzümü
gıdıklıyor. Büyük bir yutkunma ile gönderdiği gözyaşlarının bir kısmını tutamıyor
ve bir damlası sağ gözünün kenarından sakince süzülüyor. O gözyaşında takılı kalıyor
bakışlarım, yavaşça dokunuyorum ve o bir damlayı kendi derime alıyorum,
parmağımla, usulca.
İşte o an,
ondan özür dilemeye başlıyorum. Onun hayallerinin pek çoğunu
gerçekleştiremediğim için, onun büyüttüğü bedenime çok da nazik davranmadığım
için ve onun ruhunu, defalarca üzülerek incittiğim için. O ise bana bakıp, minik ellerini kalbime koyup,
“üzülme” diyor. “Daha zaman var, sadece sendeki beni kaybetme yeter. Ne
olmuşsa, her neyse ve ne kadarsa sadece kabul et, et ki bundan sonrası için
aramıza girmesinler. Sen ve ben, kim bilir gelecekte karşılaşacaksak yeni
halimizle, yüzümüzdeki gülümsemeyi ondan alalım, şimdikinden de fazla. Yeter ki
beni unutma, yeter ki derine işleyen gözyaşımı ve yüreğindeki bu küçük elin
sıcaklığını her zaman hatırla. Bil ki, senin geçmişin, benim geleceğim ama
bugünden sonra gelecek her yeni gün ikimize ait. O sebepten bize iyi bak.”
Minik elini
ellerime alıyorum, avcunu çevirip, öpüyorum sessizce ve diyorum ki, “SÖZ!”
Ayrılıyorum
fotoğraftan, kalbimde onun sıcaklığı ve yüzümdeki daha güçlü gülümsemeyle. Biz bize, ikimiz...
E.E
Harika
YanıtlaSilTeşekkür ederim, en harika olan çocuk tarafımız, sevgilerle...
SilMuhteşem....
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilDaha iyi bir anlatım olamaz.İçimizdeki biz en iyi dost tebrikler
YanıtlaSilEvet, en iyi dost... Değer kattınız, teşekkür ederim.
SilÇok güzel, nefis🙏
YanıtlaSil🙏 teşekkür ederim
Sil👏👏👏👏
YanıtlaSil🙏teşekkür ederim
SilNe kadar güzel bir ifade 🤍 kalbime dokunan 🤍 içimizdeki çocuk hep güzellikle sevgiyle huzurla yaşasın 🤍 harika olmuş yüreğine sağlık….
YanıtlaSilSevgiler, Deniz….
Benim can dostum, bizim en değerli halimiz o, saf, güzel, istekli, heyecanlı ve gülümseyen. Seni güzel yüreğinden ozlemle öpüyorum. Teşekkür ederim 💙
SilÇok güzel. Ellerine, fikrine kuvvet…
YanıtlaSilTeşekkür ederim 🙏
SilÇok güzel yazı.. Tebrikler
YanıtlaSil