BİR SANAT DEVRİMCİSİNİN MİRASI
Başlamadan...
Ortak yayın olarak tasarlanan bu yayında, Sn. Evran'ın, esin kaynağı olan şiiri, görselde kullanılan fotoğrafı ve katkıları için sonsuz teşekkürler. Sanat, sıcacık, paylaşıldıkça çoğalan şahane bir aydınlık.
Yahya Kemal’in “cahil ve geri kimse”
diye tanımladığı, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile aynı yolda yürüyen, klarnist
bir babanın oğlu, sadelikten yana, hisleri oldukça güçlü, 36 yıllık yaşama bir
devrimi sığdırabilmiş, akılcı insan. Hatta öyle ki, sanatsal devriminin
farkında, o dönem için, aleyhinde konuşulacakların lehinde konuşulacaklardan
fazla olacağını bilen bir adam, Orhan Veli Kanık, şiiri özgürleştiren adam.
Sohbet sohbeti açar, laf Orhan Veli’ye gelir. Bir şiir tutkununun gözünden görünen halini görür, dahası yüreğindeki izleri duyarsın. Öyle görünür ki sana, araya girip, o hissiyatı bozmak, o sohbetin en büyük kabalığı olur, dahası anlama gayretini incitir, korkarsın. Orhan Veli bir lezzettir, sadeliktir bilirsin bilmesine de, başka birinin hisleri, çoktan geçmiştir seninkileri. Hayranlıkla, üstada olan saygıyı bir kez daha taçlandırır, sadece dinlemeyi tercih edersin. Bazen kelimeler küçülür, böyle anlarda, bırakırsın kendi bildiklerini, bildiğin birini başkasından dinlemek… Bir akışan suya kayığı bırakmak gibidir ve öylece başka ağaçlar, başka çiçekler keşfetmek misali kapılırsın. Böylece bir sohbet ile tanıştık yeniden, Orhan Veli ile. Bu tanışma, büyük devrimcinin benim gönlümdeki yeni devrimi gibiydi. Orhan Veli kapılarından birisi aralandı birden bire, o kapının adı Sicilyalı Balıkçı idi, mevzubahis ise bir gönül mirası.
Sicilyalı Balıkçı
Yüz sene sonra bugünkü dünyadan
Bir tek insan kalmadığı gün,
Sicilya sahillerinde yaşayan balıkçı
Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize
Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp
Benden bir mısra mırıldanacak şarkı halinde
Bu dünyadan Mehmet Ali isminde bir şairin
Gelip geçtiğini bilmeksizin…
Bu güzel düşüncenin
Olmayacağından eminim
Fakat nedense bu iş
Benim pek tuhafıma gidiyor.
(1938)
Şiir dostu, Sn. Evran anlatıyor, bu mirastan payım var diyor, elçiyim diyor, aktarmalı bu ruhu diyor. Bu kez, işte bambaşka bir sevgiyi görüyorsun. Bu mirası, satır satır döken, tüm renkleri en çok da moru giyinmiş satırlar, Orhan Veli’nin zamandaki yolculuğuna, bu defa 2022’den katılmış bir mektup gibi konuyor ellerime. Kanatlanıp, güvercini olmak istiyorsun bu satırların. Mektubu okuyunca tüylerim diken diken oluyor, iyi ki niyetlendim güvercin olmaya diyorsun. Şiirden çıkan şiir, yüz yılı beklemeyen sabırsız bir mektup gibi. Bu sebepten en sona saklıyorum şiiri, bu yazı, onunla bitsin istediğimden.
Geçmiş dönem edebi akımların tersine,
süsten uzak, aruz ve kafiye kaygısı olmaksızın, klasik şiirlerden aykırı,
sade ve anlaşılır olmayı tercih eden Orhan Veli, “Garip” akımının öncüsü olmuş,
elbette dönemin sözü geçen üstatlarınca da, oldukça eleştirilen bir yaşamı
sürmüştür. Kısacık bir ömür ve kocaman bir devrim.
Sicilya’nın esrarengiz halinden midir bilinmez, üstadın, balıkçısını Sicilya’dan seçmesi? Tahmin ettiğim birkaç
fikir var aklımda. Garip akımı öncülüğünü, geçmiş dönem karşıtı ve devrim olarak
kabul ediyorsak, şunu da bilmeliyiz ki, geçmişi iyi anlamış olmasındandır. Orhan Veli, Garip yapıtındaki ön sözünde, beni en çok etkileyen satırlarında diyor ki: “Edebiyat
tarihinde her yeni cereyan şiire yeni bir hudut getirdi. Bu hududu azami
derecede genişletmek, daha doğrusu, şiiri huduttan kurtarmak bize nasip oldu.” Kendisi
önsözünde, sahip olunan kültür ve yaratma aşkının, geçmişin izlerine ve iyi anlaşılmasına
bağlı olduğunu vurguladığı satırları da dikkat çekicidir. Söz konusu Orhan Veli ise, bu izlerden kastının,
yalnızca edebiyat yönünden olması büyük fakirlik olurdu. Doluluğuna kaynak aldığı geçmiş dönemin, onu, sadeliğe götüren en önemli
yol olduğunu düşünüyorum. Doluluğun sadelikle ifadesi ise, üstatlıktan sebep
elbette.
1938’de yazdığı Sicilyalı Balıkçı
şiirindeki Sicilya vurgusunun ise özel bir seçimden ibaret olduğunu düşünüyorum. Akdeniz mitosları! Zeus ve Demeter’in kızı Persephone’un, Hades’e
imkansız aşkı yüzünden, babası Zeus tarafından öldürülmesi, anne Demeter için,
sonsuz bir acı, bitmeyecek bir arayışı başlatacaktır. Kızının ölümü üzerine Sicilya’ya, yani kızını
en son gördüğü yere, sonuçsuz arayışın başlangıcına dönmesi ve Sicilya'yı lanetleyerek, toprakları çoraklaştırması. Yıllarca açlık çekilirken, verimliliğin tekrar gelmesi için, tek şartı kızının yüzünü görmek mitosundan, Orhan
Veli’nin etkilenmiş olabileceğini düşünüyorum. Akdeniz mitoslarında, yeniden
doğuşun simgelerinden birisi olan bu mitos, kim bilir belki de hüznü ile üstadın
yüreğinde yer etmiştir. Doğa, özellikle deniz vurgusunu, onun pek çok dizesinde görmek mümkün iken, Sicilyalı balıkçı, bereketli bir yeniden
doğuşun temsili gibi. Sicilya demek, bereket dolu deniz ve balık demek, balıkçıların denizden aldığı, denizden gelen, yeniden doğuş gibi... Orhan Veli, yüz yıl sonra, onu anlamayanların artık hayatta
olamayacağını, anlaşılmış bir şair olacağını ve başlattığı devrimin başarısını
biliyordu. Gökyüzüne daha geniş bakan Sicilyalı balıkçının şarkısı tam olarak buydu.
Şimdi, güvercini olduğum, mektubunu ulaştırıyorum üstadım. Emanetinizi aldım kanatlarıma, yüz yılın dolmasına on altı yıl kalmışken, mirasın elçisinin kaleminden, mor bir asaletle dökülen bu satırlar, Orhan Veli yoluna katılsın ve Sicilya’dan duyulsun bu ses. Bir miras elçisinin ve bir posta güvercinin dileği de 16 yıl kala, bu olsun. Öyle ki Demeter’in acısı bitsin, yeniden doğmanın sancılı yokuşlarını anladıklarını haykırsın tüm balıkçılar. Bu şarkıyı dünya dinlesin, şiirlerin özgürlüğü kutlansın, tam da tahmin ettiğin gibi.
İşte o satırlar:
MISRA KUŞU
Garip ama
Yüz yıllık
Hatırı varmış büyülü sözlerinin
Kanat taktığın bir mısran vardı
Hani,
Dudaklarından dökülür dökülmez;
Avuçlarının içinde
Sıkmadan boğmadan
Mürekkep lekeli parmaklarının
Hüneriyle
Ceviz ağacı yapraklarından
Kanat yapıp
Salıverdiğin rüzgarlara,
Boğazın en güzel tepesinden
Rast geldim yıllar sonra,
Akdeniz’e boyanmıştı deniz
Rastgele dediğim bir balıkçının,
Çatlamış dudaklarına
Uçup konuvermiş
Şiir bu ya,
Azad ettiğin kuşun...
Hiç tuhafına gitmesin,
Şaşırma Üstadım
Birdenbire oldu
Birdenbire,
Salınıverdi
Aniden...
Ne büyük mutluluktu,
Tekrar seni duymak
Bir yaz sabahı
Sicilya sahillerinde
İtalyan balıkçının sesinden
Nasıl mı?
Eee...
Yırtılan denizlerin terzisi
Bir şiir düşündüm;
Şiirinde...
İşim gücüm budur benim
O da benim vazifem.
(BuLenTevRaN Mart,2022)
E.E & Bülent EVRAN
İnsan etkilenmezmi hiç
YanıtlaSilRuhun şad olsun Orhan Veli Kanık
Ruhu şad olsun. Teşekkür ederim yorumunuz için.
Sil