Güzelce
Güzelce
derdi güvercinine. Neredeyse o büyütmüş sayılırdı, anası kadar emek
vermişti. Adını Güzelce koymuştu. Öyle çok özel bir güvercin
sayılmazdı, hani şu çok pahalı olanlar gibi. O belki çok sıradan bir
güvercindi, ama onun için Güzelce idi o.
Hep derdi, "güzeli herkes sever, önemli olan güzel olmayanı da sevmek" diye. Ona Güzelce deyivermişti, daha birkaç günlüktü minik güvercin. O, Güzelce'nin ruhunu seviyordu, çünkü onun anladığı, bildiği tanıdık ruhtu o.
Hep derdi, "güzeli herkes sever, önemli olan güzel olmayanı da sevmek" diye. Ona Güzelce deyivermişti, daha birkaç günlüktü minik güvercin. O, Güzelce'nin ruhunu seviyordu, çünkü onun anladığı, bildiği tanıdık ruhtu o.
Bazı
akşamlar öfkelendiği, kırıldığı geçmişi, gelir yanına otururdu sanki. Usulca
falan değil, bir tabure çekip, hızlı bir hamle ile oturur gibi. Sanki gel
bana sataş, sataş ki hesaplaşalım der gibi. Efkar basardı böyle
akşamlarda. Ucuz bir şarap açar, Güzelce'nin kafesinin yanındaki boş
çimenlikte içiverirdi şarabını. Bi yanında oturan geçmişine söver, bi de
başını kaldırıp, Güzelce'yi beklerdi. Geçmişinde emin olamadığı pek çok
şey vardı. Düşününce çıkamazdı içinden, olayların, insanların,
zamanların. Sorular başlar ve içine bir sancı çöreklenirdi. Çoğu sorunun cevabı
onda değildi. Belki de bazen kendinden bile emin değildi ama Güzelce'nin
mutlaka oraya, yuvasına, ona döneceğine hep emindi. Güzelce idi o, onun
Güzelce'si, güvercinlerin kraliçesiydi.
Güvercinlerin
köklerine, yaşadıkları yere, birlikte yaşadıkları hemcinslerine veya ona bakana olan
sadakati, insanoğlunun ulaşamayacağı asillikte idi. Bunu bilirdi, anlamıştı ve deneyimlemişti. Üstelik en yalnız anlarının yoldaşı olmuştu. Ne tuhaf
ki güvercinler de onun geçmişinin bir parçasıydı lakin onlar, hiç bir zaman bir
tabure çekip, hızla yanına oturan ve hesaplaşma bekleyenlerden olmamışlardı.
Sevgiye hesap sorulmazdı.
Bu denli
sadık olmaları, onları kendi öz kişiliklerindeki diğer kocaman
gerçeklerini, özgürlüklerini yok etmiyordu. Yine özgürdü ruhları, yürekleri ise vefalı. Olabildiğince
uzağa, maviye, başka yerlere uçsalar da, başka rüzgarlar, başka
mevsimlere gitseler de, döndükleri, her akşamüstü ulaştıkları yer, evleri ve
ona emek verenleri olmuştu.
Onlar, yaşamak için sevgi biriktiriyordu, bu sevgi döndükleri yer, var oldukları yer
idi. Nankörlük etmeden, asil, özgürlüklerini de yitirmeden.
İnsanoğlunun
yaşamı içinde biriktiremediği insan, sevgi, özgürlük, adalet, bağlılık bu minicik güvercinlerde vardı. Bağımlılıktan uzak, büyük bir
zenginlikti bu.
Ne güzel
demiş Güzelce diye. Anladıkça güzelleşmiş, tanıdıkça zenginleşmiş.
E.E
İsmi kadar güzel bir yazı olmuş. Yüreğinıze ve ellerinize sağlık. Güzel ve çalışmalarınin devamını dilerim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim 🙏
Sil