İletişim Çağının İletişemeyen Beyinleri


İletişim sözlükte söyle tanımlanıyor: Kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi, haber alışverişi. Duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması.

İçinde bulunduğumuz çağa, iletişim çağı diyoruz. 

Peki nasıl iletişiyoruz? Telefon, sms, facebook, instagram, messenger, whatsApp ... Ooo ne çok aracımız varmış. 

Ne zaman ve ne şekilde istersek, iletişim kurmamız olası. Düz mantıkla bakınca, bu denli iletişim yöntemine sahip olduğumuza göre,  insanların birbirini anlaması hatta eskiye göre daha kolay ve net anlaşması gerekiyor. Oysa bizler, bu kadar iletişim içerisindeyken durum çok daha kötüye gidiyor. Peki neden?

Biraz daha derine inelim. Günümüzde beden dili diye bir olgu var. Hatta bu dili anlamak ve dahası doğru kullanmak adına pek çok eğitim programı da var. O halde iletişimde çok daha iyi olmalıyız değil mi?

Yaşam koçluğu diye bir destek şansımız var. Hatta ilişki koçu diye bir şansımız bile var. Muazzam ilişkiler kurmamız gerekmez mi? Psikologlar artık semti bırakın, neredeyse her sokakta var. Hatta artık,  her yaş ve o yaşın yaşadıkları gibi özelleştirilmiş uzmanlıklar var. Bizim çok doğru psikolojilerde olmamız gerekmez mi?

Ne güzel hem danışmanlarımız var, hem süper iletişim araçlarımız. Yine düz mantık ile bakıldığında insanoğlunun yüksek bir bilgelik mertebesine gelmesi ve bu aydınlanmayı paylaşabilmesi gerekmez miydi? 

Peki nedir bizi olmasını beklediğimiz halimizden bu kadar uzak kılan?  Neden her geçen gün anlamak, anlaşılmak,  anlayışlı olmak, kendini ifade etmek noktasından daha da uzaklaşıyoruz.  Neden bunca imkan içerisinde bu denli yoksun yaşıyoruz. 

Aile içi iletişimden başlayarak, sıkıntı her yerde. 

Bu güçlü iletişim teknikleri insanların çoğuna tuhaf bir alışkanlık kazandırdı.  Sosyal medya hesapları ne yazık ki yaşam içerisindeki gerçek kişiliklerin önüne geçti.  Kişiler, bir imaj oluşturur ve onu da yaşamlarında önlerine katıp götürür oldular. İmaj, giyilemeyecek kadar farklı elbiseler gibi oldu. Çoğu imajın, gerçek yaşananlar ile alakası bile yok. Profil fotoğrafları hileli, gidilen yerlerin zamanları hileli, yer etiketleri imaja katkı, paylaşımlar alakasız. 

Sabah saat yedi, hooop bir fotoğraf paylaşıyor ablam, sanırsınız gece uyumamış,  sabaha kadar saç yapmış,  makyaj yapmış. Sırf o fotoğraf için Muhteşem Yüzyıl dizisinin çekim hazırlığı gibi efor sarf etmiş.  Ya da şöyle mi demeliyiz, yaaa ne kadar güzeeelll, sabah bile. 😉 O emek için, like yaparım ben ablacığım boş ver fotoyu. Maalesef iş öyle değil ama. O fotoğrafın muhteşem olması bir gereklilik, yoksa imaj gidecek. 

Sosyal medya fotoğraflarından tanıdığımız çoğu insanın gerçek haliyle alakası bile yok. Keşke bir cihaz olsa da, çarşıya pazara çıkarken düzeltiverse kusurlarımızı, ne bomba olurdu değil mi? 

Bir başkası derviş gibi sözler paylaşıyor.  Hayır bir araya gelsen iki kelimelik haznesi var. Evet-hayır. Bu bilgelik  sende var da neden konuşmayı öğrenemedin acaba?

Bir başkası her gün arkadaş sayısına bakıyor.  Bir kişi eksilse, o gün bitti, dünyası tersine dönüyor.  Günlük hayatta da telefonu çalıp,  nasılsın diyeni yok. Buraya hiç takılmıyor ama. 

Bir başka zat-ı muhterem sosyal medya hayaleti.  Var ama yok da. Var ama başka bir isimle. Var ama profil fotoğrafı Alp'ler. Takipçi ama, sorsanız yok o. Kendi adına izleyici. Nedense? O zat-ı muhterem çoğunluğa aykırı,  sorsanız doğalın savunucusu. İzleyici o, teknolojiden geride bırakmıyor kendini, kendince. 

Saymakla bitmiyor ki. Çeşit çok. Peki bunca şeyi gün içinde yaşıyoruz, ama görsel ama yazılı paylaşıyoruz da, neden iletişemiyoruz? 

Yüzümüzdeki çilden utanıp fotoğraf programlarıyla silip, o fotoğrafı paylaştığın gün bitti gerçekliğimiz. 

Kadın anadır,  yardır diye yazılar paylaşıp,  eşine attığın tokat ile bitti gerçekliğimiz. 

Evde otururken, imajına imaj ekle diye, Sabiha Gökçen İç Hatlar diye konum bilgisi paylaştığın gün bitti gerçekliğimiz.  

Bir dünya borcun varken sağa sola, restoran restoran gezip, başkalarına yıkılıp,  bir de üstüne fotoğraf çekip,  utanmadan, borç alıp ödemediğin insanların gözüne o fotoğrafı soktuğun gün bitti gerçekliğimiz.  

Aç ve mazlum savunucusu imajına ek olarak, her yediğini, içtiğini sosyal medyada ortaya serdiğin gün bitti gerçekliğimiz.  

Hayırlı cumalar diye paylaşım yapıp,  hatta mesajlar gönderdiğin o insanın gıybetini yaptığın an bitti gerçekliğimiz.  

Biz bitirdik gerçekliğimizi.  Şimdi iletişemiyoruz.  Çünkü o önümüze katıp götürdüğümüz imajlarımız öylesine yoğun iletişim halindeler ki, boş bir masal dünyasında gerçek sesler duyulmuyor. Frekanslar farklı.  Hoş fırsat da kalmıyor ki, biz olmaya.  

Bu yalan iletişimde,  kendini özlersen gel bir kahve içelim.  Şöyle yüz yüze bakarak gerçek bir muhabbet için. Acıyı da tatlıyı da duya duya, gözlerini göre göre,  iletişimin hası için.  Emin ol anlaşılırsın da, anlarsın da. 

E.E






Yorumlar

  1. t
    Teknolojinin getirisi kadar götürüsü de var. Kalemine kuvvet. Tebrikler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimizi dışımıza denk getirebildigimiz gün, dünya barış ve sevgi dolu bir gezegen olacak. 🙏

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞASIN CUMHURİYET!

ÇAĞIRMA BENİ

TEK TEK UNUTMALI (podcast)