Yakının Uzağı Olur mu?


Yakının uzağı olur mu demeyin. Olur, hem de öyle bir olur ki, kanırta kanırta yureğini, yakar canını.

Uzakta olan memleketse, gurbet der, taş basarsın bağrına.

Uzakta olan anaysa, yarsa hasret dersin adına,  ucuna bağlarsın özlemi, beklersin kavuşma gününü, sabredersin.

Uzağına düşen, toprağa karışmışsa, bilirsin ki, gidilecek yer orası herkes için.

Uzağına düşmüş ise yanındakiler, çıkamazsın içinden bu halin, uzağı yakın edemezsin.

Bir masanın başında aynı yemeği yer, göz göze gelemezsin. Aynı demlikteki çayı içer,  iki laf edemezsin. İki laf etsen, bir çay bardaklık ömrü olur lafının.  Ne hatırı kalır,  ne hatırası.  İz bırakmayan bir lakırdıdan öteye geçmez.  Soğuk,  bayat çay ne keyif verirse, tadı da öyledir o kelamın.

An gelir, seyredersin etrafını, kalabalığını.
Senden sebep mi bu kalabalık?  Sen mi karıştın o kalabalığa?
Sorarsın...
Her ne ise sebebi, kendi kalabalığında yalnızlığını görürsün. İşte o an, kanırta kanırta yureğini,  yakar canını.

Ne anlarsın,  ne anlatabilirsin. Ne anlaşılırsın, ne de ...

Anlama gayreti tükenmişya bir kere, uzatsan elini boşa çıkar yüreğin, her defasında.  Her defasında bu son dersin, senin kalabalığınya, onu bile seversin. Yalnızlığın da senin olur, kalabalığın da.

Kala-balığın-da, balığın sudan çıkmış haline dönüşüverirsin.

E.E






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞASIN CUMHURİYET!

ÇAĞIRMA BENİ

TEK TEK UNUTMALI (podcast)