Whats Kişiler !


Şimdi anlatacaklarımı bundan on beş yıl önce yazsaydım, kim bu uzaylı derdiniz bana kesin.
On beş yıl neleri değiştirmedi ki...
Biz hala dünyalıyız, hala normal yollardan besleniyor,  hala uyuyor, hala çalışıyor,  hala giyiniyoruz. Ama yaşantımıza sosyal medya denen bir çılgınlık ve iletişimde bizi sınırsız kılan WhatsApp eklendi.

İşte tam da bahsedeceğim şey, yeni gerçeğimiz WhatsApp.  Muhteşem,  ulu,  sınırsız gemimiz.  İnşallah sonu Titanic'e benzemez de daha açık ve hatta daha açık sularda yüzdürebilir bizleri.

WhatsApp deyip geçmeyin, kendine özgü kişilikleri var bu dünyanın.  Etten - kemikten zuhur etmiş hallerimizden farklı.

WhatsApp'siz yaşayamanlar var mesela.  Ben bunlara Müpti diyorum. Müpteladan gelme. Bu kişileri çevrenizde hep görürsünüz.  Hani şu ışık hızıyla yazan,  telefonu sanki bozmaya çalışıyor gibi klavyesine basan, ara ara yüzünde tuhaf bir sırıtma ifadesiyle ekrana kilitlenmiş tipler varya,  hah onlar işte !

Metro, vapur, yemek masası,  arkadaş toplantısı, uyku zamanı farketmez onlara. Hatta öyle ki davul çalsa uyanmayan bizim Müpti, WhatsApp mesaj sesi, yani o klik sesine anında uyanıp,  direk yazmaya başlar. Otomatiktir bizim Müpti. 7/24 online. Gece gece bir mimikler,  bir gülüşler, sanırsınız hiç uyumamış, Müpti.

WhatsApp'i sevgiliye mektup aracı olarak gören romantikler var bir de. Kahve içsen iki laf edemezsin, içine kapanıktır biraz kendileri, sanalda süper sohbet uzmanıdır.
Bunlara da "açlık sınırındaki aşık" diyorum ben. Bu tipler dedimya romantiktir diye, hemen eklemeliyim ki sabırlı ve fedakardır da aynı zamanda. Neden mi? Her seyi, her ânını yazabilir bizim açlık sınırındakı aşık. Ve bekler ... Karşı tarafın ekranında kutsal metin olan "yaziyor" uyarısını gördüğü an ise, far görmüş tavşan gibi heyecanla ve nefesini tutarak bakar ekrana. Yüzündeki ifadeyi görsen,  ölümsüzlüğün sırrını alacak birazdan sanırsın. Ahhh aşk sen düşürdün bu çocuğu bu hallere. Yemek yemez, suyunu içemez o "yazıyor" metnini görünce.

Başka bir kullanıcı "bürokratik" olan. Bu kullanıcıya "bürokrat" diyorum ben. WhatsApp falan demez, daima ciddi ve politiktir o. Profil fotografı var ise, kesin kravatlıdır. Öyle eşofman, şort bozar bizim bürokratı.  Bizim bürokrat, samimi ifade sevmez. Yuvarlak ve genele yayılı cümleler tam onluktur. Kırk kat yabancıyla sohbet eder gibi çocuğuna,  iş arkadaşına selam verir gibi eşine yazar WhatsApp 'tan. "Naber" gibi WhatsApp klişesi sözcükler onun için utanç sayılır. "Naber" yerine, -bu gün nasılsın yavrucuğum- onu tatmin eden halidir cümlenin.  Bizim Bürokrata soru sorduğunda ise detay bekleme. Hep sınırları vardır,  "Nasılsınız"diye  sorarsan, saygılı bir soru olduğundan cevap verir. Cevap bellidir ama, "iyiyim teşekkür ederim". Ötesinde bir cevap bekleme. Kötüyse yazmaz, renk vermez Bürokratımız, özel yaşamı deşifre sayar, bu hali. Pek kıymetli bürokratımız sohbete gelmez, uğraşmayın.  Siz en iyisi telefon açın konuşun adam akıllı.

Bir diğer kullanıcımız teknolojiye meraklı, yenilikçi, hafif yaşını almış büyüklerimizdir. Ben bu kullanıcılara,  "meraklı tonton" diyorum. Bizim meraklı tonton, kalkar sabah, kahvaltı etmeden sabah adetini yerine getirecekya, alır eline akıllı telefonunu, açar WhatsApp'ını bunu yapması beş dakika sürer zaten, bıkmaz bulur ilk torunu listeden. Şunu yazar:  "Günaydın evladım" . O an vaktin yok ve cevap yazamıyorsun, işe gidiyorsun, araba kullanıyorsun ve yazamıyorsun.  Onun yerine emoji gönderdin, karşılıksız bırakmamak adına.  Yandın sen, bittin! Küstürdün bizim meraklı tonton'u. Başlar tonton söylenmeye: Olur mu böyle terbiyesizlik? Ben ne uğraştım yazmak için sana, senin yaptığına bak, günaydın dememek neden? Tembel bu oğlan tembel, çocukken de böyleydi bu. Bebek göndermiş bana. Çocuk muyum ben? Bir de 32 dişi ortada bebek, dalga mi geçmiş bu benle? 

Ahh tonton'um neydi o mektuplar, anlamaz bu zamane bu işlerden, üzme sen kendini. Aç telefonu yüzüne söyle bunları.

WhatsApp'ın en tipik kullanıcısı ise gizemli olmayı meziyet, hatta statü sayan kullanıcısıdır. Aman allahım, bir ukaladır ki sormayın. Bay gizemli (sözde) WhatsApp ayarlarıyla öyle oynar ki, okundu işaretini (hani şu iki tikli işaret,  maviye dönüyorya) bile göstermez.  Ödü patlar gizemi bozulacak diye. Böyle tipler, hep yoğundur.  Bir toplantıdan diğerine koşar durur. Hep aranan isimdir. O bir markadır kendi çapında.  Profil fotografı mutlaka vardır. Ya kayak pistinde, ya da sörf yaparken ama küçücüktür kendileri. Yakınlaştırma boşuna fotoğrafı,  seçemezsin bay gizemli'yi.  Hep bir cool olma gayreti. Bu tipler yazılana genelde cevap vermez, emoji çözer işini onun. Hep sıkılmış edalarında yazar. Evet-hayır dan öte, cümle kurmaz. Mazallah gidiverir o gizem. Nasıl yaşar sonra?

WhatsApp gariptir, renklidir. Her karakteri kendi yöntemiyle başkalastırır.  Yüz yıl geçse de o naif mektupların asaletine ulaşamayacağı kesindir. En azından benim için ...

Haa bu arada, yazı dili risklidir, ses tonu ve mimik yoktur yazıda.  WhatsApp'a dikkat yani. Yanlış anlamak olasıdır yazı dilinde. Kırılmayın yazı diline, aklınıza takılıyorsa karşınızdakinin size yazdıkları, arayıverin, sorun. Ben öyle yapıyorum,  tavsiye ederim, siz de yapın.

Arayanınız bol olsun ...
Bir emoji de benden olsun. 😁

E. E


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SANDIK (podcast)

KIZILCAGÜN (podcast)

BİRLİK ve AYRIŞMAK