Diplomalı Kölelik
Günümüzde
diplomalı kölelik aslında!
Ding
Dong! "Bu nasıl bir cümle, utanmalısın kendinden" diyorsunuz
değil mi?
Yooo
utanmıyorum, okuyunca anlayacaksınız neden olduğunu. Ama bir dip
not düşeyim ki; bazı kişileri hariç tutmalıyım bu kölelik işinden. İşinde sahsi
renkleriyle varlığını sürdürebilmiş olanlar, bu gruba dahil olmayanlar. Çok az
da olsalar, iş de, yaşam da eğlencelidir onlar için ve onlarla.
Heves ve
gayret ile okudun. Mezuniyet günü geldiğinde, aslında hedef günü de
gelmişti. Bilmiyordun ki mezuniyet töreninin kendine has bir senaryosu
olduğunu. Eline verilen bir kağıt vardı, onu görüyordun da, göremediğin
şeyler sonra yakacaktı canını. Popona vurulan tekmeyi hissettin mi
mesela? Bence hissetmedin. Peki, şu sesi duydun mu? "Hadi gir
canavarların arasına, asker." Bence duymamıştın.
Her
birimizin -ilk iş günü- deneyimi vardır. Komiktir genelde, anlamsız
gelen sektörel terimler duyulur. Başka bir ülkedeymiş gibi ne
konuşulduğunu bile anlamadan geçirdiğin, beyin yakan gün. İçinde
susturamadığın bir ses, "ne işim var burada benim?"
N'oldu, anladın
mı, mezuniyette o kağıdı niye verdiler eline? Sabır kağıdı o, sabır!
Başladı
senin de sabır taşın kullanılmaya, gözün aydın. İşteki ilk gün açtın
ambalajı. Ama korkma bu taş ilginçtir, sen sabrettikçe sertleşir.
Garanti süresi kişiden kişiye değişir, son kullanma tarihi de. Sabır
taşının bu özellikleri kişinin kendisine bağlıdır. Bir de taşın çatlaması var
ki, o kısmını hiç sorma. Zaten asıl film burada kopar.
Diplomalı
kölelikte girdin bir girdaba, hayırlı işler. Girdap dönüyor, sen dönüyorsun.
Buna çark diyenler de olur, hatta seni de dişli yapıverirler. Birçok diplomalı
da var o girdapta, yalnız da değilsin. Müdür demişler birisine mesela, onun yerini de
hedef göstermişler sana, amacın da var cebinde. Seni sabah evden dualar
ile uğurlayanların da var. Para da alıyorsun her ay. Bir kartvizitin oldu, unvanın
da var artık. Akşam eve dönüyorsun yemeğini de hazırlamış anacığın. Ohhh herkes
mutlu!
Niye? Çünkü olması
gereken bu!
Sabah evden
çıkıyorsun, gömlek ütülü mü bak, değilse ütüle, pantolonu aynı şekilde
kontrol et, giy, üzerine ceketi giy, cüzdanı al, para var mı kontrol et. Akşam
bir dünya işin vardı, laptop açık kalmış, onu topla, çantasına koy.
Gözlüğü unutma, kartvizitlerin bir kısmını al, laptop çantasına koy.
Banyoya koş, saçlarını düzelt. (Kadın isen, bu kısımda yandın,
şansın yok kırk beş dakika önce kalkacaksın.) Yüzünü gözünü düzelt,
dişleri fırçala. Koş kapıya, ayağını vuran yeni ayakkabını giy, önce yara
bandı yapıştır ayağına, aç kapıyı, kapıda bekleyen anneyi öp, saatine bak ve
fırla!
Yoruldun
değil mi? Daha bitmedi çalıştır sabır taşını. Ana yola yürü, metro durağına
git, ilk metroya binemezsin, kalabalık, şanslıysan üçüncüye bin.
Ayaktasın, kolla kendini, kaptırma cüzdanı. Bir sürü şey geçsin
aklından, şu kız ne biçim giyinmiş, şu adam ne suratsız, bir
gariplik var bu adamda, acaba sağlam varır mıyız, akşamki raporlarda
eksik bir şey kaldı mı acaba?
Bitmez, bitmez bu sorular,
uğraşma. Hah stres tavan yaptı, in metrodan, bu stresi de kucağına alıp,
koş.
Daha bitmedi
yol. Bin oradan minibüse, bu da zor oldu değil mi, olsun sabır taşın aktif.
Uzat parayı, ahh çıkarmamış mıydın, eyvah! Çıkar o parayı
cüzdandan, önce elindeki çantayı iki ayağının arasına sıkıştır, hah şimdi
çıkar parayı. Dur! Emniyete al kendini önce, ne yapıyorsun, minibüstesin,
kalabalığın içinde ve ayaktasın, kaptırırsın cüzdanı, maazallah. Verdin mi
parayı, al üstünü, zaten geldin senin durağa, in minibüsten, yürü
hızlıca. Yürü yürü, az kaldı, sabret, dön sağa, yürü. Ohh geldin nihayet.
Geç güvenlikten, selam ver başınla, bas personel kartını, banko açılsın,
gir asansör kuyruğuna, oh sıra geldi çok şükür. Çık yukarı, yürü
koridordan, günaydın de yanından geçenlere, güler yüzlü ol, rahat görün. Geç
şöyle masana, bir soluk al. Bir bardak su iç.
Saate bak.
Saatsiz olmaz, zaman her şeydir. Öğretirler sana bunu. Adına "zaman
yönetimi" derler. Güdümlenirsin bu saat denen on iki sahte pasta dilimine.
Şimdi iş yeri kuralları gereği, bundan sonra, iş bitimine kadar yapacağın her
hareketin süre ile alakası olacak. Hazır mısın bu günkü maratona . Ne de olsa,
zaman, en pahalı olandır. Geriye alamazsın. İş dünyasının elit kuraldır
bu, girdaptasın, mecbur uyacaksın.
Ve ilk
telefonun çalıyor, grup lideri çağırıyor. Tam gideceksin, cep telefonun
çaldı, güzel bir ses, Tuğçe, "günaydııınnn" diyor. İyi
geliyor bu ses, kaslarını yumuşatıyor sanki, aynı anda da grup lideri geliyor
aklına. Kim takar Tugçe'yi! Apar topar, sesini kısarak,
"toplantıdayım, arayayım seni" deyip kapat. Ne oldu, gitti
Tuğçe. O da telefonun diğer ucunda kaldı, pardon, dondu kaldı.
Tuğçe sana, master için yurt dışına gideceği haberini verecekti belki, belki de
annesini hastaneye yatırmıştı, sana ihtiyacı vardı, belki müşküldü. Sen,
telefonun sebebini öğrenemedin bile. Neden? Girdaptasın çünkü.
Mecbursun, oraya aitsin. Girdin grup liderinin odasına, dün gece
uğraştığın tüm raporlar, hedef değişikliği sebebiyle, sil baştan
hazırlanacak, bunu öğrendin. Ne ara oldu bu şaşırdın, gece de
süregelen iletişimi fark ettin. Nasıl yani, uyumuyorlar mıydı? Hem
şaşırdın, hem "vay be" dedin. Azıcık da üzüldün emeğine,
ama mecbursun, sabret, sabır taşın çalışıyor.
Derken,
aylar geçti, yıla bağlandı. Yıllar da yıllara... Sabır taşın
aktif, sende hedefler ateş olmuş, içini yakıyor. Grup liderine
ufaktan diş bilemeye bile başladın. Onu görünce mesafeli bir samimiyet
ile sürdürdüğün ilişki, aslında hatasını kollayıp, onu göndermekten
ibaret şekle geldi. O gitmeli ki, sen olasın yerinde. Aman, bir taktikler, bir
sahtelikler sorma gitsin...
İş dünyası, kariyer için ne lazımsa yaptın. Nereye gidilecekse, gittin. Çekilmez insanları bile çektin. Telefonun hiç susmadı, her seferinde sanki ilk kez çalıyormuş gibi açtın. Hastalandın, rapor almadın. Özel yaşamını işine göre organize ettin. Her zaman temiz ifadeli, pozitif ve güler yüzlü oldun. Profesyonel dünya neyi istiyor ise yaptın. Pek çok ödün verdin.
İş dünyası, kariyer için ne lazımsa yaptın. Nereye gidilecekse, gittin. Çekilmez insanları bile çektin. Telefonun hiç susmadı, her seferinde sanki ilk kez çalıyormuş gibi açtın. Hastalandın, rapor almadın. Özel yaşamını işine göre organize ettin. Her zaman temiz ifadeli, pozitif ve güler yüzlü oldun. Profesyonel dünya neyi istiyor ise yaptın. Pek çok ödün verdin.
Yaşamında
oturmuş kalıpların oluştu.
Sabahların
hala aynı, akşamların da. Maaşına bir miktar zam geldi o kadar. Annen biraz
daha yaşlandı ama kahvaltı hazırlayıp, hala uğurluyor seni.
Bir de fark
etmediklerin oldu yaşamında.
Bir ara
annen ameliyat oldu, sen beş dakika uğrayabilmiştin. Annenin o günden bu yana
ağrıları var, baban ilgileniyor annenle. Pek aldırmadın o yüzden,
ilgileneni var diye. İyi ki baban hayatta.
Kuzenin
Murat üç yıl önce evlendi, sen gidememiştin düğününe, şimdi
boşandı.
Kız
kardeşin, okuyor, seni örnek alıyor. Çok mutlusun bu durumdan. Ona anlatacak
hep bir şeylerin var, hedefiniz aynı çünkü.
Diğer
kuzenin Elif, daha önce geçirdiği operasyon sonrası bir yıldır aldığı
kemoterapiler de başarılı olamadı, ölüyor.
Baban Hasan, borç para verdiği insanlarla sorun yaşıyor, sana söyleyemiyor,
konsantrasyonunu bozmamak için. Çalışıyorsun, bu yetiyor ona. Hedeflerin
var!
Hatırladın
mı, Tugçe aramıştı seni, konuşamamıştınız. Sen yoğunluktan onu aramayı
unutmuştun . Sonrasında da çevren değişti, gerek duymamıştın. İşte
o gün seni sevdiğini söylemeye karar vermişti kendince, doğum günüydü o
gün. Şimdi, evlendi bir yazılım mühendisi ile, Amerika'da birlikte
çalıştıkları küçük bir ofisleri var.
Metroya
bindin tebrikler, minibüse de, işe de yetiştin. Girdap seni
silkelemedi, bravo tutundun, kariyer de yapıyorsun, hatta iyisin bu konuda ama
hayatın treni kaçtı be çocuk.
Profesyonel
hayatta, zaman yönetimini de iyi öğrendin de, iş dışında zamanın bir hayli
gerisinde kaldın. Dünya döndü, sen kendi girdabında kaldın.
Tüm bunları
yaparken, kendi hayatında hiç oldun!
N'oldu?
Çözdün mü şimdi diplomalı köleliği?
Köleleşmeden,
kendi yaşamınızın patronu olmanız dileğiyle...
E. E
Dağarcığın hiç yorulmasın yavrum. Kalemine kuvvet...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Saygı ve sevgilerle ...
Sil