VRİL KIZLARI
Maria Orsitsch
Takvimler, Çarşamba gününü işaret
ettiğinde; saatler, 18.00’i gösterdiğinde, Wewelsburg Kalesi’nde herkes hazırdı
ve yerlerini almıştı. Kalede o gün, sabahtan başlayan hummalı hazırlıklar son
aşamasına gelmişken, mutfaktaki telaşlı karmaşa ve salondaki ahenk, birbirine
tezat iki fotoğraf gibi görünüyordu. Gümüş yemek takımlarının ışıltısı, Wewelsburg’un yaşlı duvarlarına yansıyor, büyülü bir renk senfonisi
oluşturuyordu. Birinci sınıf, incecik porselen tabakların, büyük masadaki
hizalanmış dizilişine bilhassa özen gösteriliyordu. Kadehler ve su bardakları
masada yerini alırken, diğer bir salonda atıştırmalıklar için servis düzeni
oluşturuluyordu.
Tüm bu şatafattan ve mutfak ile
salonun düzeninden sorumlu subaylar, gergin ruh halleri, detaycılıkları ile birleşince,
insanüstü bir varlığa dönüşüyorlardı. Her Çarşamba günü yaşanan bu seremoni,
hizmet ekibindekiler için sonsuz bir tükeniş; çileli, zor ve katı kurallarla
dolu esaret gibiydi.
Salondaki uzun boylu subaya, SS
Hauptsturmführer Adolf Haas’a hızlıca yaklaşan asker, subayın tam karşısına
kendini hizalayarak, sert bir şekilde durmuş, sağ kolunu öne uzatarak, Heil
Hitler diyerek selamını vermişti. Ardından hafifçe kulağına eğilerek, Reichsführer-SS Himmler ve diğer subayların 5 dakika
içerisinde Wewelsburg bahçesinde olacaklarını bildirmişti. SS Adolf Haas, sol
elindeki kutsal emanet olan yüzüğüne dokundu, derin bir nefes alarak hızla
salondan dışarı çıktı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı.
SS şeref yüzüğü
SS-Ehrenring ("SS şeref yüzüğü") 14.500 adet
yapılmış ve SS’lerin bağlılık yeminiyle sembolleşmiş, ölüm sonrası korunması
esas olan özel bir yüzüktü. SS subaylarının bu yüzüğü taşıması oldukça önemli
ve şerefli bir mertebe idi. Bu yüzük SS Adolf Haas ve diğer tüm subayların
birbiriyle bağı ve dışarıya karşı ise oldukça büyük bir prestij demekti. 14.500
adet yüzüğün en temelde sahibi ise elbette ki, Hitler’in üst düzey komutanı ve
SS Kurucusu Heinrich Himmler idi.
Tüm
subaylar, bahçede tek sıra halinde, yerlerini almışlardı. Kısa bir süre sonra, koruma araçları ve ardından Himmler’in aracı görünmüştü. Himmler’in aracını
takip eden onlarca üst düzey subay aracı mevcuttu. Araç ana giriş kapısı önünde
durmuş ve sağ ön koltuktan inen asker hızlıca Himmler’in kapısını açarak, Heil
Hitler diye haykırmıştı. Ses, öyle hiddetliydi ki, Wewelsburg duvarlarına
çarpmış ve bahçenin ortasında sönmüştü. Heinrich Himmler, sert bir adımla araçtan inmiş,
ceketini aşağı doğru sertçe çekerek düzeltmiş ve hızlıca yuvarlak camlı
gözlüğüne dokunarak, yine aynı elini, yani sağ elini karşıya uzatarak, Heil
Hitler diye haykırarak, onu karşılayan subayları selamlamıştı. Ardından, en
rütbeli subaylarla tokalaşarak, hızla ana giriş kapısından içeriye, büyük hole
geçmişlerdi.
SS
Subayı Adolf Haas, Himmler’le hem konuşuyor hem de bir taraftan yürümeye devam
ediyordu. Nazik bir şekilde, eliyle sağ taraftaki salonu işaret etti ve yürümeye
devam ettiler. Şömineli, oldukça güzel ve ferah bu salonda toplantı öncesi çay
ve atıştırmalıklar bulunmaktaydı. Açık büfenin önüne geçen Himmler, sorduğu
sorulara verilen cevapları, göz teması kurmadan dinliyor ve arada başını
sallamakla yetiniyordu. Bir taraftan da fincandaki çayı yudumluyor, muhteşem alman
kurabiyesinden var gücüyle, kocaman bir parça ısırıyordu.
Saatler
18.50’yi gösterdiğinde, alt katta bulunan özel bölüme geçmek için 12 üst düzey
subay, hazırdı. İçinde bulundukları kalabalıktan ayrılarak, Heinrich Himmler
liderliğinde, özel salona yürümeye başladılar.
12
sütundan oluşan bu salonda, svastikalar ve mistik semboller kullanılmış duvarlar
vardı. Öyle özel bir tasarımla inşaa edilmişti ki, bambaşka bir dünya ve
bambaşka bir ruhu vardı bu salonun. Ezoterik bir hava tüm vücudu sarardı. Oldukça iyi bir akustik düzeni de olan
salonda, 12 sütun arasında yer alan, bölmeler mevcuttu. Her bir subay, öncelikle
Heinrich Himmler’in
yerine geçmesini bekleyerek, sırasıyla bölmelerinde yerlerini aldılar. Ayakta,
dik ve yüzleri birbirlerine dönük biçimde, 12 noktalı bir dairenin kendisini
oluşturdular. Özel tören kıyafetleri ise, onları, bu ortamın ayrılmaz parçası
yapıyordu. Her biri, oldukça sert ve ciddi idi. Önce sağ kollarını hızla ileri
uzatarak, Heil Hitler diye var güçleriyle bağırdılar. Ardından, sağ ellerinin
yüzük parmağında bulunan yüzüklerini, sol elleriyle tutarak, bağlılık yemini
ettiler. Sonrasında, Himmler’in hareketiyle, oymalı ve yüksek koltuklarına
oturdular. Hemen o sırada, salonun kapısı açıldı ve içeriye güzeller güzeli,
saçları ayak topuklarına kadar uzanan Maria girdi. Maria Vril rahibesiydi ve bu
toplantıyı o yönetecekti. Beyaz, uzun elbisesi ve çıplak ayakları ile salonun
ortasına, subayların bulunduğu, üstü kubbeli alana yürümeye başladı. İçerdeki
meşale ve mumlar, Maria’nın rüzgarından etkilenmiş ve mistik hava, daha da kuvvetlenmişti.
Maria,
elindeki siyah, büyük, mistik kitabı açtı. Kitaptaki yazılar, bambaşka bir
dilde yazılmıştı. Elbette Maria, bilinmeyen o dil ile kitabı okumaya başladı.
Maria, bazı cümleleri subaylara tekrar ettiriyor, bazılarını ise, yalnızca
kendisi söylüyordu. Salondaki ayin var gücüyle ve büyük gizlilikle devam
ediyor, salondaki sesler akustik özellikten dolayı bambaşka bir enerji
oluşturuyordu. Herkes kendi sesine yabancılaşmış, bambaşka bir etkinin altına
girmişti.
Maria,
sağ elini hafif yukarı kaldırdı ve gözlerini kapattı. Oturduğu için, saçları
yerdeki granitlerin üzerinde, dans eden bir halı gibiydi. Maria, başını sağa
sola çeviriyor, saçları da sağa sola hareket ediyor, bu arada da sesi
değişiyor, gürleşiyor veya aniden kısılıyordu. Bambaşka bir dilde gerçekleşen
ayin, yaklaşık yarım saatin sonunda, daha da ilginç bir hal almıştı.
Maria
aniden gözlerini açarak Himmler’e bakmaya başladı. “Duyuyorum” dedi. Himmler,
merak ve sessizlikle Maria'yı izliyordu. Maria devam etti:
“Aldeberan
Aldeberan, ilet bana her şeyi, daha da netleştir bilgiyi. Aryan-German ırkını yücelt.
Dünya’nın ari bilgiye erişmesine izin ver. Vril enerjini gönder. Aldeberan, saçlarım enerjine hazır, zihnim duru ve varlığım seninle.”
Maria tekrar eden bu sesleniş ve yalvarış üzerine, biraz da yorularak, birden sessizleşti, önünde duran kalemi aldı ve yine önünde bulunan kağıda bir resim çizmeye başladı. Birden başka bir güç ile donandı. Hızla, sürekli ve sessizce çizdi, çizdi. Çizim tamamlandığında, üzerine bir takım notlar yazmaya başladı. Notlar da tamamlandığında, hızla, diğer kağıda geçti ve başka çizimlere devam etti. Bu çizimler de tamamlandığında, yine notlar iliştirdi. Aniden kalemi bıraktı ve ayağa kalktı. Ardından saçlarını sağ tarafta, omzunun üzerinde topladı ve onları iki eli arasına aldı. Bir eliyle alttan saçlarını tutarken, diğer eliyle saçını sevmeye başladı. Bu esnada saçlarından çıtır çıtır sesler yükseliyordu. Bu ses, saçlarında yoğunlaşan enerjinin sesiydi. Tıpkı elektriklenen saç teli gibi. Saçlarını sakinleştiren Maria, oldukça bitkin bir biçimde tekrar yerine oturdu. Salonda bulunan herkes sus pus, Maria’yı izliyordu.
Himmler
şaşkındı fakat mizacı icabı soğukkanlılığını bozmadı. Maria oturduğu esnada, içeri diğer rahibeler de girdi ve Maria’ya enerji desteği verdiler. Maria ayağa
kalktı ve Himmler’e bakarak şunları söyledi:
“Bugün
burada Aldeberan’dan aldığım duru bilgi ile ari ırkımız yücelecek. Hiçbir
Dünyalının ulaşamayacağı bu bilgiler ile bizler Dünya’ya hakim olurken,
Aldeberan’daki evimize de hızla ulaşabileceğiz. Bugün burada, bana çizdirilen
makine, bir uzay çanıdır. Tüm parçaları ve teknik donanımı bu notlarda vardır.
Özel bir motoru olan uçan daire ile zamansızlık başlasın. Tüm dünya, bu
bilgiler ışığında efendilerini tanısın.”
Konuşmasını bitiren Maria, çizim ve notların bulunduğu kağıtları iki eli üzerine alarak, gözlerini Himmler’den hiç ayırmadan, ona doğru yürümeye başladı. Himmler de ayağa kalktı ve kağıtları Maria’dan aldı. Maria’nın kıpkırmızı olmuş gözlerine kilitlenmişti. Maria geri geri adım atarak, göz temasını bozmadan yerine geçti. Siyah, büyük kitabı aldı ve yine ayinin başındaki gibi bilinmeyen lisanda okumaya başladı. Bu defa farklı olarak, diğer rahibeler de bazı cümlelerde ona eşlik ediyordu. Sonra birkaç saniyelik sessizlik üzerine, 12 subay, Maria ve tüm rahibeler ayakta ve birbirlerine bakarak, kutsal paragrafı okudular. Ardından, sağ kollarını öne uzatıp, sol elleriyle de yüzüklerini tutarak, bağlılık yemini ettiler. Hep bir ağızdan, “sırlar bu odadadır, sırlar bu odadadır, sırlar bu odadadır” diye üç kez tekrar ettiler. En nihayetinde, Heil Hitler diyerek, birbirlerini selamladılar ve ayin sona erdi.
Vril rahibeleri
Himmler, ayinden sonra, yemek salonuna hemen geçmedi, 12 subayla birlikte başka bir odaya kapanıp, yaşanan sırları görüştüler. Gördükleri çizimler ve notlar dehşet vericiydi. Ellerinde bir uçan daire çizimi ayrıca detayları vardı. Hesaplar, motor yapısı, formüller ve değişik alaşımlar. Himmler dönüp subaylara söyle dedi:
“Bu
gece burada olanlar, şimdiye kadar olmuş olanlar içinde en muhteşem olanıydı.
Şimdi ise Aldeberan’daki dostlarımızı ziyaret etmek ve zamanı yok etmek için
var gücümüzle bu çalışmayı yapacağız. Führerim’e tüm bu mucizeyi iletmek için
sabırsızlanıyorum. Ari ırk oluşumuzun en muhteşem göstergesi olan, yüce Alman
ırkının yapacağı uçan daireyi, bir an evvel istiyorum.”
Himmler,
hızla, ayin sırasında Wewelsburg Kalesi’ne gelmiş ve yemekten önce dinlenmekte
olan Hitler’in yanına gitti. Heyecandan kalp atışlarını duyuyor, adımları
birbirine karışıyordu. Böylece, Nazi Almanya’sı için bambaşka bir dönem başlamış
olacaktı.
Okuyucuya Not:
Bu hikayede yer alan isimler gerçek, olaylar ise farklı kaynaklarda bahsi geçen konulardır. Olayların yaşanış biçimleri, şahsi kurgumdur. Nazi Almanya’sına ilişkin, bu tip mistik konularla ilgili pek çok araştırmaya rastlamak mümkündür. Hatta bazı kaynaklarda, pilot kayıtlarında, dairesel şekilde, uçan ve kanatları olmayan hava araçlarının görüldüğüne dair raporlar mevcuttur. Nazi çanı olarak adlandırılan araçlardan, ayrıca bahsedilmektedir. Kim bilir, belki de, bu denli mistik temellere dayanan Nazizmin, Tibetli rahipleri bile işin içine alması, ırk araştırmaları için Alman ordusuna bağlı, özel bir araştırma grubunun, sık sık Tibet’e gitmesi de rastlantı değildir.
Vril uçan daire çizimleri
Maria Orsitsch ise, bir Vril rahibesi. Ata Nirun, Vril inancını
Hitler’i neredeyse sıfırdan var ettiğine inanılan Thule grubu diye bir paralel
oluşuma bağlıyor: “Thule’nin gerçek amacı ancak 1919’da Vril
Grubu ve kendilerine DHvSS diyen grupla birleştikten sonra anlaşılmıştır; DHvSS
Grubu ‘Kara Güneş’ veya ‘Kara Taş’ adlı bir güce tapıyordu, Isias adlı bir
tanrıçaları vardı. Tüm bu oluşumun ardında ise Maria Orsitsch adlı bir medyum
kadın vardı.” Yine Nirun’un satırlarına göre bu medyum, Hitler dahil Nazilerin
en rütbeli isimlerinin yer aldığı bir gruba ayinler düzenliyor, onların saf ırk
olarak kabul ettiği, ‘dünya
kökenli’ olmayan ve başka bir güneş sistemindeki Aldebaran isimli gezegenden
bilgiler (ve komutlar) iletiyordu. (Milliyet Gazetesi, 17 Mayıs 2019)
Özellikle
Heinrich
Himmler’in Maria ve diğer Vril rahibelerinden oldukça etkilendiği ve Nazizmin yalnızca
bir politik oluşum olmadığı, mistik temellere dayalı bir inanç ve yaşam biçimi
olduğu da düşünülürse, bu etkileşimin varlığı da görülmüş olacaktır.
Etkileşimin boyutları tartışmaya açık olsa da, gamalı haç ile başlayan
semboller ve Wewelsburg Kalesi içerisinde bulunan odalar ve salonlardaki ezoterik
temalar da ayrıca iletişimin ispatıdır.
Okültizme
yatkın Nazizm, Vril rahibelerinden sistematik biçimde faydalanırken, pek
çok suikastin de bu rahibeler kanalıyla engellendiği yönünde inanışlar vardır.
Vril rahibeleri, uzun saçlara sahip, açık tenli ve güzellikleri dillere destan kadınlardı. İnanışa göre, Vril rahibeleri saçlarını anten gibi kullanarak, Aldeberan ile haberleşiyorlardı. Ayinlerde kullanılan kitabın, Sümer dilinde olduğu yönünde izler var. Kendileriyle ilgili çok fazla detay bilgi olmasa da, Maria ve diğer rahibeler savaş sonrasında sırra kadem basmış ve izine rastlanmamıştır. Pek çok Nazi üst yetkilisinin ölümü gibi, Maria'nın yok oluş hikayesi de gizemlerle doludur.
E.E
Büyüleyici...Enteresan..
YanıtlaSilBu dönem kendi içinde sırlarla saklı ve zalimlik ile insanların doğrudan yüzleştiği en belirgin dönemlerden. Yazarken çok keyif aldığım doğrudur. Oldukça enteresan. Guzel yorumunuza teşekkür ederim.
Sil