Baharatlı Dostluk


Yemek yapanlar bilir, baharatsız bir yemek, yapraksız bir ağaca benzer. O yemeğin ne görüntüsü, ne kokusu ne de lezzeti olur.

Bu denli önemli misyonları olan gram gram satın aldığımız ve küçük, sevimli kavanozlara koyduğumuz dostlarımızın ise benim nezdimde kendi kişilikleri var. Hatta onlar yemeklere katkıları ile konuşur,  güler,  ağlar, şimarır ve her zaman "ben buradayım" der.

Bu sevimli dostlarımızın elbette ki faydaları bitmez, fakat ben bu yönlerinden ziyade, kendileriyle sizleri silbaştan tanıştırmak istiyorum.

Karabiber: Cinsiyeti erkek olan dostumuz, biraz hırçındır ve bu sebepten öğrenim hayatını yarıda bırakıp,  kendi çapında bir kabadayı olarak yaşamına devam etmiştir. Biraz bozuktur lisanı ama gönlü güzeldir. Yardimseverdir, hastalığa hiç dayanamaz, özellikle gribal durumlarda hiç düşünmeden yardım elini uzatıverir. Keskin virajları vardır ve mizacı bu durumuyla keskinlikle doğrudan alakalıdır.

Kekik: Kendileri, nazlı, edalı bir köy kızıdır.  Güzeldir bir o kadar da zeki. Güzelliğinin farkındadır ve güzelliği, nazlı haliyle de birleşince yanaştırmaz hemen yakınına. Öyle her ısıda, yemeğin her aşamasında kullandırtmaz kendini. Onun edalı halini bilenin elinde, daha bir güzelleşir.

Tarçın: Ahh ne canlar yakmıştır o, ne canlar. Romantizm tanrıçasıdır kendileri. Sahlebi menşeinden, yani dağdaki nazlı orkide oluşundan dolayı sever. Dedimya tanrıçadır diye, öyle avam sınıfıyla işi olmaz bizim naif kızımızın.

Nane: Afacan mi afacandır.  Hiç büyümez,  her zaman ergenlik dönemindedir.  Bu dönemi hiç geçemediğinden, merak onun en eğlenceli bulduğu yanıdır.  Ne gelirse başına bu merakından gelir. Adrenalin sever ve bu uğurda varını yoğunu, tüm enerjisini serer ortaya. Afacanlık ve merak onda o eşsiz tadı ve kokuyu oluşturur. Girdiği her ortamda öne çıkmayı başarır.

Kimyon: Kimyon, yaşamdan edindiği deneyimler ile, pek çok olayda tavrı tarzı belli olan bir dededir.  Öylesine çoktur ki yaşadıkları,  bilgelik onun elbisesi gibidir. Onu öyle her ortama sokamazsınız.  Bulunduğu yerde ise tüm haşmeti ve bilgeliğini hissedersiniz.

Susam: Neşeli, cıvıl cıvıl bir yer cücesidir kendileri. Yaramazlık da onun işidir. Bir türlü yerinde duramaz. O varsa eğlence de vardır,  kaçamazsınız. En dayanılmaz yaramazlığı mideyi zaman zaman yakmasıdır lakin, her defasında neşeli, sevimli hali unutturur bu yaramazlıklarını.

Pul biber: Zengin bir ağanın birinci karısıdır kendileri. Aslında ne özel olduğunu herkes bilir. Üstüne gelen kumalar bezdirmiştir onu. Aslında çok akıllı ve güçlü bir kadındır,  oldukça da güzel. Kumalarla arasında yaş farkı birhayli fazladır. Güzelliğine diyecek yoktur. Bu kumalar da olmasa çok daha genç kalacağına inanır hep. Onlarla arasına mesafe koymak içinse yüzü asıktır biraz.

Zencefil: Çok yakışıklı, mürekkep yalamiş genç bir delikanlıdır. Şimdiki neslin cool dediği tiplerden.  Aile eşrafı şehirde tanınır ve asilzadedirler. Kendine has, tarzı tavrı olan yakışıklı delikanlı muhteşem at biner ve yabancı lisan öğrenmekte son derece yeteneklidir.  Pek çok ülkeyi ziyaret etmiş bir kültür abidesidir.

Sumak: Mahallenin delisi bir genç kadındır. Deli dediğime bakmayın,  akıllılığından deliliğe vurmuştur kendini. Hafifçe çapkınlığı vardır.  Gözüne kestirdiği erkeği mutlaka avcunun içine alır.  Rahat tavırlıdır. Çilingir masasına bayılır. Hatta o masada şarkı söyleyip, cümbüş yapmaya da. Mahalledeki diğer kadınlar onu pek sevmezler, bu rahatlığından. Ama o delilikle çıkıştırır kendini.

Fesleğen: Bir romantik kelebek. Hem gosterişten uzaktır hem de entellektüeldir kızımız. Çok okur, dolayısıyla da çok bilir. Romantikliği hep başına beladır.  Bohem yaşamı sever biraz, Fransız filmlerine bayılır. Dedimya romantikliği başına beladır diye, arkeolog olan kızımıza,  Julio Iglesias dinleten bir delikanlı kendine aşık eder. Entellektüel yapısı doğal bir çekicilik katar. Bol makyaj, şatafat hiç ona göre değildir.

Çöreotu: Kapısını çaldığınızda sizi, asker üniforması ile genç bir efe karşılayacaktır. Egeli olan delikanlımız her zaman biryantinli saçları, gaytan bıyığı ve atletik yapısıyla son derece yakışıklıdır. Savaş, cephe, silah ...  Bunlar tam onluktur. Annelerin damat adayında istediği fiziksel özellikler varya, herbiri mevcuttur bu yiğidimizde.

Hindistan cevizi: Kendileri hafif göbekli olup, adından da anlaşılacağı üzere ecnebidir. Ülke ülke gezer, çünkü büyükelçidir.  Bir dedikoduya göre Hindu bir anne ile İngiliz bir babanın gayrimeşru oğludur. Babası, bizim delikanlı doğunca,  ona İngiltere'de büyümeyi münasip görmüştür. Olsun, nasıl dünyaya geldiği bizi ilgilendirmez. Önemli olan tatlı kızlara olan düşkünlüğü ile, pasta ve kurabiyelerimize kattığı eğlencedir.

Eveeettt.... Benim gözümden gördüğünüz halleriyle, şifalı dostlarımız, baharatlar. Umarım silbaştan tanımak guzel olmuştur.

Tüm bu güzel kişilikler, zaten mutfağın en süslü kavanozlarını haketmiyorlar mı?  Bir de bir araya geldiklerinde, işte o vakit tam bir karnaval.

E.E

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞASIN CUMHURİYET!

TEK TEK UNUTMALI (podcast)

ÇAĞIRMA BENİ